Ana içeriğe atla

Anayasalar ve Özellikleri

1876 Kanuni Esasi

1876 Anayasası Kanun-u Esasi Özellikleri, Hakkında Bilgi

1876 Anayasası (Kanun-u esası) “Cemiyet-i Mahsusa” adını taşı­yan bir kurulca Belçika, Polonya ve Prusya anayasalarından yararlanılarak hazırlanmış ve Mithat Paşa başkanlığındaki Heyet-i Vükela’dan da geçtik­ten sonra 23 Aralık 1876’da Padişah İkinci Abdülhamit tarafından “fer­man’* biçiminde ilân edilmiştir.
1876 Anayasasına göre, Osmanlı Devleti devlet başkanlığının irsî yoldan geçtiği bir monarşidir (m.3). Devletin dini, İslam dinidir (m.ll). Resmî dili, Türkçe’dir (m.18).
1876 Anayasası, Osmanlı Devleti tebaasının temel hak ve hürri­yetlerini zamanının anayasalarına benzer bir biçimde diizenlemiştir. Ana­yasada, kişi hürriyeti (m.9), kişi güvenliği (m. 10), ibadet hürriyeti (m.ll), basın hürriyeti (m.12), ticaret, sanat ve ziraat alanlarında şirket kurma hakkı (m.13), dilekçe hakkı (m.14), öğretim hürriyeti (m.15), eşitlik ilkesi (m.17), malî güce göre vergilendirme ilkesi (m.20), mülkiyet hakkı (m.2l), konut dokunulmazlığı (m.22), tabiî hâkim ilkesi (m.23,89), hak arama hür­riyeti (m.83,84), müsadere ve angarya yasağı (m.24), vergilerin kanuniliği ilkesi (m.25), işkence ve eziyet yasağı (m.26), vatandaşlık hakkı (m.8), dev­let memurluğuna girme hakkı (m.19) gibi hak, hürriyet ve ilkeler yer al­mıştır.
1876 Anayasası (m.42-80),birincisi, üyeleri iki dereceli seçimle halk tarafından seçilen Heyet-i Mebusun; ikincisi de, üyeleri Padişah tarafından atanan Heyet-i Ayan olmak üzere iki meclisli bir parlamento (Meclis-i U-mûmi) kurmuştur. Parlamentonun yetkilerini oldukça dar tutan Anayasa hükümlerine göre, kanun yapma yetkisi Parlamentoya aittir. Kanun teklif etme hakkı Bakanlar Kuruluna aittir. Ancak milletvekillerinin kanun teklifi ise Padişah’ın iznine bağlıdır.. Her iki Meslisçe kabul edilen kanunların Padişah tarafından onaylanması gerekmektedir. Hükümetin, Parlamento­ya karşı sorumluluğu açıkça belirtilmemiştir. Padişah’ın kanunları veto etme ve Parlamentoyu feshetme yetkisi bulunmaktadır.
Yürütme yetkisi, devlet başkanı olan Padişah ile Bakanlar Kurulu (Heyet-i Vükela) ııa aittir. Anayasa île geniş yetkilerle donatılan (m.7) ve halifelik sıfatı da bulunan Padişah mutlak bir sorumsuzluğa sahiptir. Ba­kanlar Kurulu, Padişah tarafından atanan bakan (vekil) lardan oluşur, başkam sadrazamdır. Bakanlar Kuruluna şeyhülislam da katılır. Anayasa, Bakanlar Kurulunun Parlamentoya karşı sorumlu olmasını öngörmemiştir. Dolayısıyla, güven oylaması usûlü de yoktur.
1876 Anayasası, yargı yetkisini bağımsız mahkemelere vermiştir (m.81-91).
Bir “meşruti monarşi” kurmaya çalışan 1876 Anayasasında 1909 yı­lında bazı değişiklikler yapılarak temel hak ve hürriyetler genişletilmiş. Ba­kanlar Kurulunun sorumluluğu esası benimsenmiş. Parlamentonun yetki­leri artırılmış. Padişahın yetkileri ise daraltılmıştır.
Bu değişikliklerden önemli olanlar şunlardır:
(İ) Bakanlar Kurulunun (kollektif sorumluluk) ve bakanların (bi­reysel sorumluluk) Meclisi Mebusana karşı sorumluluğu kuralı kabul edilmistir.
(2) Yürütme işlemleri için parlamenter sistemin bir gereği olarak, “karşı imza” kuralı (kararların sadrazam, ilgili bakan ve Padişah tarafından birlikte imzalanması) getirilmiştir. Bu kararlardan sadrazam ve ilgili bakan  Sorumlu olacaktır.
(3)   Padişahın fesih yetkisi bazı kayıtlara bağlanarak sınırlandı­rılmıştır. Ne var ki, 1914 Anayasa değişikliği ile padişahın fesih yetkisi eski haline getirilmiştir.
(4)   Mebusların kanun teklif edebilmeleri için padişahtan izin alma-lan şartı kaldırılmıştır.
(5)   Padişahın kanun yapımındaki mutlak veto yetkisi yumuşa­tılarak geri gönderme yetkisine dönüştürülmüştür. Meclisin, padişahça ge­ri gönderilen kanunu tekrar görüşerek üçte iki çoğunlukla kabul etmesi mümkündür.
(6)   Temel hak ve hürriyetlerlerle ilgili olarak, sansür yasaklanmış, haberleşmenin gizliliği hakkı ile dernek ve toplanma hakları kabul edilmiş ve padişahın sürgün yetkisi kaldırılmıştır.




1921 Anayasası
 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu, ilk T.C. Anayasası'nın ilkelerini belirleyen; 85 numaralı ve kabul tarihi 20 Kânun-ı Sani 1337 (20 Ocak 1921) olan 23 madde ve bir ayrık maddeden oluşan kısa çerçeve anayasa niteliğinde bir belgedir.
1923 yılındaki değişiklikle Cumhuriyet ilan edilmiştir. Bazı tanımlamaların aksine, 20 Ocak 1921 tarihli ilk Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, Türkiye'nin ilk anayasasıdır. Anayasa için gerekli norm, kabul için oy oranı ve maddeler yönünden yeterli değildi ama Türkiye'nin ilk anayasası olarak kabul edilmiştir. 1876 Kanun-u Esasîsi de resmen ilan edilmemişti, fakat Osmanlı'nın ilk anayasası olarak tarihin sayfalarında yerini aldı

TEMEL MADDELER:
Temel Maddeler
1 — Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yönetim şekli, halkın mukadderatını bizzat ve fiili olarak yönetmesi ilkesine dayanır.
2 — Yürütme kuvveti ve yasama yetkisi, milletin tek ve gerçek temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi’nde belirir ve toplanır.
3 — Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare edilir ve hükûmeti «Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti» adını taşır.
4 — Büyük Millet Meclisi, iller halkınca seçilmiş üyelerden oluşur.
5 — Büyük Millet Meclisi’nin seçimi iki yılda bir yapılır. Seçilen üyelerin üyelik süresi iki yıldır ve yeniden seçilmek mümkündür. Eski Meclis, yeni Meclis toplanıncaya kadar göreve devam eder. Yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmediği takdirde, görev süresi yalnız bir yıl uzatılabilir. Büyük Millet Meclisi üyelerinden her biri, yalnız kendini seçen ilin ayrıca vekili olmayıp aynı zamanda bütün milletin vekilidir.
6 — Büyük Millet Meclisi’nin Genel Kurulu, Kasım başında, davetsiz toplanır.
7 — Şeriat hükümlerinin uygulanması, bütün kanunların yürürlüğe konması, değiştirilmesi, yürürlükten kaldırılması, antlaşma ve barış imzalanması ve vatan savunmasıyla ilgili savaş ilâm gibi temel haklar Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Kanun ve tüzüklerin düzenlenmesinde, halk için en yararlı ve zamanın ihtiyacına en elverişli fıkıh ve hukuk hükümleriyle, örf ve âdetler ve teamüller esas
olarak alınır. Bakanlar Kurulu’nun görev ve sorumluluğu özel kanunla belirtilir.
8 — Büyük Millet Meclisi, hükûmeti oluşturan bakanlıkları, “özel kanun gereğince seçtiği bakanlar vasıtasıyla yönetir. Meclis, yürütme ile ilgili işlerde bakanlara görev tayin eder; gerekirse bunları değiştirir.
9 — Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından seçilen başkan, bir seçim dönemi süresince Büyük Millet Meclisi Başkanıdır. Bu sıfatla Meclis adına imza atmaya ve Bakanlar Kurulu kararlarını onaylamaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu üyeleri içlerinden birini kendilerine başkan seçer. Ancak Büyük Millet Meclisi Başkanı, Bakanlar Kurulu’nun da tabiî başkanıdır.
10 — Kânûn-i Esâsî’nin bu maddelere aykırı düşmeyen hükümleri eskisi gibi yürürlüktedir.

1924 ANAYASASI:
20 Nisan 1924'te yürürlüğe giren 1924 AnayasasıTeşkilât-ı Esasîye Kanunu'nu yürürlükten kaldırmıştır. Birkaç önemli değişiklikle (Altı ilkenin eklenmesi, devletin dininin İslam olduğuna dair ibarenin kaldırılması ve kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesi gibi) 1961'e dek yürürlükte kalmıştır. 1 Ekim 1945'te içeriği değiştirilmeden, dili Türkçeleştirilerek yeniden kabul edilmiştir.27 Mayıs 1960 ihtilalinin ardından, yeni bir anayasa hazırlanarak 1961'de kabul edilmiş ve 1924 Anayasası yürürlükten kalkmıştır.
1.     Madde: Devletin Yönetim şekli Cumhuriyettir.
2.     Madde: Türk Devleti'nin dili Türkçe, başkenti Ankara'dır. (13 Ekim 1923'te başkent olmuştur.)
3.     MaddeEgemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu egemenliğin tek temsilcisi TBMM'dir.
Hükümet sistemi yerine kabine sistemi getirilmiştir.
1928 yılında "Devletin dini İslamdır." ibaresi çıkarılmıştır. [1]
1930 yılında seçme ve seçilme hakkı kadınlara da tanınmıştır.[1]
1937 yılında laiklik ilkesi anayasaya girmiştir.[1]
1924 Anayasası’nın temel özellikleri şunlardır:
Cumhuriyet İlkesi: 1924 Anayasası Cumhuriyet ilkesini temel almıştır. Nitekim anayasanın 1. Maddesi “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” demektedir. Bu hükümle devletin yönetim şeklinin “cumhuriyet rejimi olduğu” belirtilerek, ülkeyi idare edeceklerin ancak seçim yoluyla bu hakkı elde edebilecekleri kabul edilmiştir.
Milli Egemenlik İlkesi: 1924 Anayasası 3. Maddesinde “hâkimiyet kayıtsız milletindir” denilmektedir. Bu hükümle anayasa millet egemenliğini kabul etmiştir. Bu hüküm aynı zamanda demokratik bir devlet düzeninin ilk hareket noktası olmuştur. Türk Milleti, egemenliğinin sahibi olduğunu verdiği Millî Mücadele ile bütün dünyaya kabul ettirmiştir. Bu egemenlikte artık hiçbir kişinin veya dini inanç ve kurumun ilişkisi yoktur. Millet egemenliğinin sahibidir. Bu egemenlik Türkiye Büyük Millet Meclisi aracılığıyla kullanılır. Türkiye büyük Millet Meclisi, milletin tek ve gerçek temsilcisi olup millet adına egemenlik hakkını kullanmaya yetkili tek organdır.
Güçlerin Birliği ve Büyük Millet Meclisi’nin Üstünlüğü: 1924 Anayasası da güçler birliği sistemini kabul etmiştir. Anayasanın 5 nci Maddesi “yasama yetkisi ve yürütme gücü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde belirir ve toplanır” demektedir. Bu anayasada da kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmemiştir.
Büyük Millet Meclisi’nin üstünlüğü vardır. Meclisin üstünde bir kuvvet yoktur. Bu nedenle meclis ancak kendini fesh edebilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi devletin organları içinde en üst organdır. Milletin tek temsilcisidir, yasama yetkisini meclis doğrudan kendisi kullanır. Yürütme yetkisini kendisi tarafından seçilecek bir cumhur başkanı ve onun atayacağı bakanlar kurulu aracılığıyla kullanır.
1924 Anayasası’na göre devletin temel nitelikleri bu anayasanın devrimci yapısını da yansıtmaktadır. 1924 Anayasası’nın 2 nci Maddesi ile; Türkiye Devleti’nin dininin İslâm olduğu, resmi dilinin Türkçe olduğu ve devlet merkezinin Ankara olduğu açıklanmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren gerçekleştirilen köklü atılım ve devrimlerle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sosyal ve ekonomik karakteri de ortaya konmuş ve bunlar 1937 de Anayasa’nın 2. maddesinde yapılan değişikliklerle anayasaya dahil edilmiştir. Böylece Türkiye Devleti’nin “Cumhuriyetçi, milliyetçi, laik, halkçı, devletçi ve inkılâpçı” bir devlet olduğu anayasayla da belirtilmiştir. Bu özellikleri ile Türkiye, hukuksal olarak çağdaş ve modern bir devlet olmuştur.
1924 Anayasası’na göre yasama organı Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Meclis egemenliği millet adına kullanacak olan tek yetkili organdır. Meclis yasama görevini doğrudan kendisi yapmaktadır. Bu görevler arasında; “Kanun koymak, tefsir etmek, kanunları değiştirmek, kaldırmak, devletlerle sözleşmeler yapmak, barış yapmak, savaş ilan etmek, devlet bütçesini incelemek, para basmak, genel ve özel af çıkarmak, idam kararlarını onaylamak” gibi yasama görevleri bulunmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa’yı, üyelerinden 1/3 nün teklifi ile 2/3 nün çoğunluk oyuyla değiştirebiliyordu. Ayrıca yürütme meclisi fesih edemiyordu.
1924 Anayasası’nın beşinci maddesi ile yürütme kudreti Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde toplanmıştır. Ancak Meclis bu görevini kendisi tarafından seçilen bir Cumhurbaşkanı ve onun tayin edeceği İcra Vekilleri Heyeti (Bakanlar Kurulu) aracılığıyla kullanmaktadır. Yürütmenin en üst organı olarak Cumhurbaşkanı öngörülmüş ve yürütme görevini yapacak organ olarak bugünkü anlamda bir Başbakan ve onun belirlediği bakanlardan oluşan Bakanlar Kurulu olarak belirtilmiştir. Bakanlar, Başbakan tarafından belirlenir, Cumhurbaşkanınca tasdik edilir ve meclisin onayına sunulurdu. Türkiye Büyük Millet Meclisi her zaman Hükümeti denetleyebilir ve düşürebilirdi.
1924 Anayasası yargı yetkisini bağımsız mahkemelere vermiştir. Anayasa yargı organlarının verdiği kararların, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile İcra Vekilleri Heyeti’nce değiştirilemeyeceğini ve yerine getirilmesine mani olunamayacağını hüküm altına alarak, yargı kararlarına hem teminat hem de bağımsızlık getirmiştir. 1924 Anayasası, 1921 Anayasası’nın aksine yargı kuvvetini Meclise vermemiş, bağımsız mahkemelere bırakmıştır.
1924 Anayasası’nda Yapılan Değişiklikler:
1924 Anayasası’nda 1924’ten 1960 yılına kadar bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler şunlardır:
10 Nisan 1928 tarihinde yapılan değişiklikle Anayasa’nın 2 maddesinde yer alan “Türkiye Devleti’nin dini İslâm’dır” hükmü çıkarılmıştır. Ayrıca milletvekillerinin yeminlerindeki vallahi kelimesi “namusum üzerine söz veririm” ifadesiyle değiştirilmiştir. Yine Meclisin görevleri arasında yer alan “ahkam-ı şer’iye’nin tenfizi” (dinsel hükümlerin yerine getirilmesi) hükmü anayasadan çıkartılmıştır.
Bu değişikliklerle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çağdaş ve laik bir devlet olması amaçlanmış ve laik devlet anlayışına yönelinmiştir.
5 Aralık 1934’de yapılan değişikliklerle kadınlara milletvekili seçme ve seçilebilme hakkı verilmiş ve seçmen yaşı 18’den 22’ye çıkartılmıştır.
5 şubat 1937’de aslında Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilkeleri olan “Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılâpçılık” Anayasanın 2. maddesine dahil edilerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel nitelikleri olarak belirtilmiştir.
10 Ocak 1945’de ve 24 Aralık 1952’de yapılan değişikliklerle Anayasa’nın dili üzerinde değişikliklere gidilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin en uzun süre yürürlükte kalan Anayasası niteliğindeki 1924 Anayasası, 27 Mayıs 1960 hareketine kadar yürürlükte kalmış ve bu hareketle birlikte yürürlükten kalkmıştır.
Modern hukuk kurallarını benimsemek durumunda olan genç Cumhuriyet, aynı zamanda laiklik ilkesini hukuk alanına da uygulamak ve kanun koyarken dini esaslara bağlı kalmadan, kanunları, modern çağın gereklerine dayandırmak zorundaydı.

1961 ANAYSASI:
1960 hükümet darbesinden sonra hazırlanarak 9 Temmuz 1961'de kabul edilen 1961 Anayasası, 1924 Anayasası'nı yürürlükten kaldırmıştır. 1961 Anayasası, genç subayların yaptığı 27 Mayıs askeri müdahalesinin ardından, 37 yıllık bir dönemde gelişen politik yaşamın ve özellikle de çok partili siyasi ortamın ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilecek bir anayasaya gerek olduğu düşünülmüştür. Bu anayasanın Soğuk Savaş dönemine aykırı olarak özgürlükleri arttıran bir anayasa olduğu söylenir ancak birçok hukukçu bu özgürlüğü kullanacak mekanizmaların getirilmediğini söyler.
HAZIRLANIŞ:
TSK'da görevli 37 subay, iktidardaki Demokrat Parti'nin baskıcı politikalarını gerekçe göstererek 27 Mayıs 1960'da DP iktidarına son verdi ve yönetime el koydu. 1921 Anayasası ve TBMM feshedildi; başbakan, cumhurbaşkanı, genelkurmay başkanı ve diğer pek çok kişi tutuklandı.
 Ardından Milli Birlik Komitesi kuruldu. Bu komite Anayasa oluşturulana dek geçici yasalar çıkarttı ve hem yasama hem de yürütme yetkileri, bu subayların (23 kişi) oluşturduğu Milli Birlik Komitesi'nde toplandı.
 Yetkileri ele geçirmesinin ardından Milli Birlik Komitesi hızla yeni anayasa çalışmalarına başladı. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Sıddık Sami Onar başkanlığında çeşitli öğretim üyeleri derhâl Ankara'ya getirildi ve İstanbul Komisyonu kuruldu. Bu komisyon, yürütme organını yetkilerini azaltan bir anayasa tasarısı hazırladı ancak bu tasarı çok tepki aldı. Bunun üzerine toplumu daha iyi temsil edecek bir Kurucu Meclis kurulması kararlaştırıldı.[2]
 Kurucu Meclis 6 Ocak 1961'de 2 parçadan oluşturuldu: Bir parçası Milli Birlik Komitesi, diğer parçası da TBMM yetkilerine sahip olan Temsilciler Meclisi idi. Bu meclisin üyelerinin bir kısmı çift dereceli seçim sistemi ile; bir kısmı siyasi partilerin vekilleri ile; bir kısmı da gazeteler, barolar, sendikalar, yargı mensupları, öğretim görevlileri ve üniversiteler, gençlik ve esnaf dernekleri, ticaret ve sanayi odalarının temsilcilerinden oluşuyordu.[2]
Daha sonra Enver Ziya Karal ve Turhan Feyzioğlu başkanlığında Kurucu Meclis'e bağlı 20 kişilik bir anayasa komitesi kurularak yeni anayasa için çalışmalara başlandı. 20 kişilik Komisyon'da Emin PaksütMuammer AksoyTuran GüneşTarık Zafer TunayaCoşkun KırcaAmil ArtusDoğan AvcıoğluMünci KapaniMümin KüleyRagıp SarıcaBahri SavcıCelal Sait SirenMümtaz SoysalCafer TüzelHıfzı Veldet VelidedeoğluAbdülhak Kemal YörükSadık AldoğanNurettin ArdıçoğluHazım Dağlı vardı.[3]
Yürürlülüğe Girmesi
9 Temmuz 1961'de halkın oyuna sunularak oylamaya katılanların %60.4'ü tarafından kabul edilmiştir.
Referandum sonucunda %39 oranında ret oyu, bu anayasanın toplumun tüm kesimlerince benimsenmediğinin göstergesi olarak yorumlandı.[4] Bunun sebepleri arasında şu sebepler gösterildi;
·         DP'lilerin, bu darbeyi kendi iktidarlarına karşı yapılmış haksız bir darbe olarak görmesi ve bu darbenin ürünü olan yeni anayasayı da benimsememesi
·         Anayasa yapım sürecinde CHP ve CKMP partileri aktif rol almışken DP'nin dışlanması
·         Demokrat Parti ve ardılı Adalet Partisi, bu anayasadan önce de, sonra da iktidar partisi olmayı başardı. Ancak bu anayasaya dek parlamenter rejimin yetkileri genişti, sonrasında ise bu yetki çeşitli devlet organları arasında paylaştırıldı. Bu yüzden DP'liler kendilerini sınırlandırılmış hissettiler.[5]
Özellikleri
·         Güçler ayrılığı sağlanmıştır. (Yasamayürütmeyargı)
·         Çoğulcu demokrasi ilkesi benimsenmiştir.
·         TBMM, Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
·         Yargı bağımsızlığı sağlanmıştır.
·         Çıkan yasaların anayasaya uygunluğunu kontrol eden Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. Yasama yorumu kaldırılmıştır. Hakimlik teminatı getirilmiştir.
·         Yürütmenin, yönetimin tüm eylemleri, kararları anayasal bir kuruluş olan Danıştay denetimine verilmiştir. Yani TBMM egemenlik hakkını kullanan tek organ olmaktan çıkıp Anayasa'da sözü edilen yetkili organlardan biri olmuştur.
·         Kişinin temel hak ve özgürlükleri Anayasa ile güvenceye alınmıştır. Temel hakların sınırlandırılmasının ancak Anayasa'nın ruhuna uygun olmak kaydıyla ve ancak kanun ileyapılabileceği belirtilmiştir.
·         "Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmezidirler." hükmü ile ilk kez siyasi partilerden ve çoğulcu yapıdan bahsedilmiştir.
·         İşçi ve memurlara sendika kurma hakkı ile grev hakkı tanınmıştır. Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştur.
·         Üniversiteler ve TRT özerkleştirilmiştir.
·         Yerel yönetimlerin yetkileri kısmen arttırılmıştır.
·         Önceden izin almaksızın dernek kurma hakkı ve gösteri/protesto yapma hakkı tanınmıştır.
·         Kurumların yönetimindeki üst düzey kişilerin yargı kararı olmaksızın yönetimden uzaklaştırılmaları imkânı kaldırılmıştır.
·         Sosyal devlet kavramı eklenmiştir.[6]
1971-1973 Değişikleri
1961 Anayasası ilerleyen yıllarda da AP'lilerce benimsenmedi. AP politikacıları sık sık anayasanın değiştirilmesi gerektiğini, mevcut anayasa ile ülkenin yönetilemeyeceğini ileri sürdüler.
Anayasanın özgürlükçü içeriği sayesinde 60'lı yıllar boyunca liberal ve sosyalist fikirler yayılmaya başladı, sendika hareketleri güçlendi. Bu durumdan hoşlanmayan kesimler anayasadan soğumaya başladı. 70'ere doğru siyasi tıkanıklıkların çözülememesi, terör olaylarının artması ile Anayasaya yöneltilen suçlamalar daha da arttı. Bunun üzerine TSK,32. Türkiye Hükumeti'ne muhtıra verdi ve hükumet istifa etti. Ardından partiler üstü bir yönetim kurularak 1961 Anayasası'nda değişikliğe gidildi.
Değişiklikler
·         Bakanlar Kurulu'na Kanun Hükmünde Kararname çıkartma yetkisi verildi.
·         Vergi ve harçlarla ilgili Bakanlar Kurulu'nun yetkileri arttırıldı.
·         Üniversitelerin özerkliği azaltıldı; TRT'nin özerkliği kaldırıldı.
·         Memurların sendika hakları kaldırıldı.
·         Anayasa Mahkemesindeki davalara tüm partilerin iptal davası açabilme hakkı daraltılıp yalnızca TBMM'de grubu bulunan partilerle sınırlandırıldı.
·         Hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması için gereken koşullar azaltıldı.
·         TSK görevlileriyle ilgili hukuki işlemler Danıştay'ın yetki alanından çıkartıldı, bu işlemlerde Askerî Yüksek İdare Mahkemesi yetkilendirildi.[7] 


Feshedilmesi
12 Eylül 1980 günü TSK, TBMM'nin görevini yapamaz hâle geldiğini ve ülkede yaşama güvenliğinin kalmadığını gerekçe göstererek 'emir ve komuta zinciri içinde ve emirle' hareket ederek yönetime el koydu. Ardından Milli Güvenlik Konseyi kuruldu.
Milli Güvenlik Konseyi'nin çıkarttığı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun'uyla birlikte 1961 Anayasası'nın yürürlülüğü resmi olarak sona ermiştir:
·         Anayasada TBMM'ye, Millet Meclisine ve Cumhuriyet Senatosuna ait olduğu belirtilmiş bulunan görev ve yetkiler 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren geçici olarak Milli Güvenlik Konseyince; Cumhurbaşkanına ait olduğu belirtilmiş bulunan görev ve yetkiler de Milli Güvenlik Konseyi Başkanınca yerine getirilir ve kullanılır.
·         Milli Güvenlik Konseyinin bildiri ve kararlarında yer alan ve alacak olan hükümlerle, Konseyce kabul edilerek yayımlanan ve yayımlanacak olan kanunların 9 Temmuz 1961 tarihli Anayasa hükümlerine uymayanları Anayasa değişikliği olarak; yürürlülükteki kanunlara uymayanları da kanun değişikliği olarak yayımlandıkları tarihte veya metinlerinde gösterilen tarihlerde yürürlülüğe girer.

1982 ANAYASASI:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1982 Anayasası olarak da bilinen anayasa, Türkiye Cumhuriyeti'nin 1982'den bu yana geçerli olan anayasasıdır. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında askeri yönetimi emriyle Danışma Meclisi tarafından hazırlanmış ve 18 Ekim 1982 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesi ve değiştirilmesini önermek kesinlikle yasaktır.
İçeriği
Başlangıç, Genel Esaslar, Temel Haklar ve Ödevler, Cumhuriyetin Temel Organları, Mali ve Ekonomik Hükümler, Çeşitli Hükümler, Geçici Hükümler ve Son Hükümler olmak üzere toplam yedi bölümden oluşur.
·         Başlangıç kısmı Anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirtir ve Anayasa metnine dahildir. Anayasa'nın nasıl yorumlanacağını ve Türk Milleti tarafından, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunduğunu ifade eden en önemli bölümüdür.
·         Genel Esaslar ise devlet ile ilgili tanımları içerir ve Türk Milletinin egemenlik haklarından anayasal devlet organlarına verdiği yetkileri tanımlar. İlk üç madde 4. maddede belirtildiği üzere değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.[1]
·         Cumhuriyetin Temel Organları olarak belirlenmiş ve kuvvetler ayrılığı prensibi ile hareket etme zorunluluğu olan Yasama, Yürütme ve Yargı organlarına verilen yetkileri ve bunların görevlerini tanımlar.
·         Malî ve Ekonomik Hükümler devletin hareket edeceği temel mali ekonomik politikaları ve kuralları belirler.
·         Çeşitli Hükümler kısmında Başlangıç'ta da belirtilen İnkılâp kanunlarının korunması ile ilgili durum daha önceki anayasalarda yer alan kanunlar sıralanarak detaylı biçimde açıklanır.
·         Geçici Hükümler kısmında anayasa değişiklikleri sırasında ortaya çıkan geçici durumlar yer alır.
·         Son Hükümler Anayasa değişikliğinin nasıl yapılabileceğini ve bu anayasa metni içeriği ile ilgili teknik bilgileri içerir.
Halk Oylaması
Bu anayasayı hazırlayan ve taslağını kabul eden danışma meclisi, 1961 Anayasasını hazırlayan kurucu meclisin aksine, tümüyle tayin yoluyla oluşmuştur.[2] 1982 Anayasası, 1.626.431 "red" (yüzde 8.63) oyuna karşılık, 17.215.559 "kabul" (yüzde 91.37) oyuyla kabul edildi.[3] Bu oran1961 Anayasasının %61.5 olan "evet" oylarına göre çok yüksek bir kabul düzeyini yansıtmaktadır. Bu yüksek kabul oranının sebepleri arasındaMGK'nin partiler üstü görünümü, medyanın sıkı denetim altında tutulması, siyasî partilerin kapatılmış ve değişik görüşlerin ortadan kaldırılmış olması, 1980 öncesinin halkta derin izler bırakması, şiddet olaylarına tepki, eski siyasî iktidarlara güvensizlik ve referandumum sonucunun "hayır" çıkması halinde olacakların belirsizliği sayılabilir.
Genel değerlendirme
"Egemenlik, kayıtsız şartsız Türk milletinindir ve bu egemenlik haklarının kullanım yetkileri bu Anayasaya bağlı olmak kaydı ile [4]. kuvvetler ayrılığı ilkesi çerçevesinde kesin çizgilerle olmasa da yatay mânâda bir denklik yaratılarak yasamayürütme ve yargı arasında paylaştırılmıştır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz. Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.
Yasama yetkisi Türk Milleti adına TBMM'nindir ve bu yetki devredilemez.[5] Yasama kısmında 1961 sisteminin getirdiği çift kanatlı meclis sistemi terk edilmiş, meclis tek çatı altında birleştirilmiştir.
Yürütme yetkisi ise, aynı zamanda devletin başı olan CumhurbaşkanıBaşbakan ve Bakanlar Kurulu'na verilmiştir.
Yargı yetkisi ise yine Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
Anayasada devlet, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlamaktadır. Devletin şeklini, dilini, başkentini ve rejimin temel özelliklerini belirler. 5. Maddede ise devletin temel amaç ve görevlerini şöyle tanımlar;
Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
Olağanüstü hal rejimlerini düzenleyen maddeleri (mad.119, mad.120, mad.121 ve mad.122) ve yine bununla alakalı olarak kısmi bir yasama yetkisi devri sayılabilecek Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve Olağanüstü Hal (İki çeşit OHAL, sıkıyönetim ve de seferberlik ve savaş hali olmak üzere 4 adet OHAL belirtilmiştir.) dönemlerinde Bakanlar Kurulu'nca çıkarılabilen OHAL KHK'lerinde köklü ve iyileştirici düzenlemeler yapılmıştır.
Ayrıca anayasanın sonunda yer alan ekteki geçici 15. madde cunta döneminde yapılmış uygulamaları ve çıkarılmış bulunan yasaların Anayasa'ya uygunluğu bakımından herhangi bir denetimi yasaklamaktadır.
Ayrıca 1982 anayasası Kazuistik (her şeyi kuralla çözme yöntemi, ayrıntıcı) bir anayasadır.

2010 Değişiklikleri:
2010 Türkiye anayasa değişikliği referandumu, Türkiye'de anayasada yapılan birtakım değişikliklerin 12 Eylül 2010 tarihinde halk oylamasına sunulmasıdır. 26 maddelik bir değişikliği içeren paket, TBMM tarafından kabul edildikten sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından referanduma sunuldu. Referandum sonucunda %57.88 evet ve %42.12 hayır oyu çıkarak anayasa değişiklikleri kabul edildi.

Değişiklik Teklifi:
Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin verdiği 27 maddelik anayasa değişikliği teklifi önce anayasa komisyonunda görüşüldü ve kabul edildi.TBMM'de yapılan oylamada da 72 ret, 336 kabul oyu alan anayasa değişikliği teklifi cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayına sunuldu.[2]TBMM'deki oylamada Adalet ve Kalkınma Partisi pakete destek verirken MHP muhalefet etti. CHP ve BDP meclise girmedi. Mecliste temsil edilmeyen partilerden Saadet Partisi ve BBP pakete destek vereceklerini açıkladılar.
Abdullah Gül 12 Mayıs 2010 tarihinde değişiklik paketini halkoyuna sundu.[3] Halkoylaması 12 Eylül 2010 Pazar günü gerçekleştirildi.[4]
Teklifin kabul edilmesi halinde aşağıdaki değişiklikler yürürlüğü girecek:
·         Anayasa Mahkemesi'nde yedek üyelik sistemi kaldırılıyor. Mahkeme, "11 asıl 4 yedek" üye yerine "17 asıl" üyeden oluşacak. Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi durumunda mevcut yedek üyeler asıl üye sıfatını kazanacak.
·         Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresi 12 yıl olarak belirleniyor.
·         Vatandaşlara Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapma hakkı veriliyor.
·         Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir.
·         Anayasa Mahkemesi iki bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır. Bölümler, başkanvekili başkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanır. Genel Kurul, Mahkeme Başkanının veya Başkanın belirleyeceği başkanvekilinin başkanlığında en az oniki üye ile toplanır.
·         Anayasa değişikliğinin iptali ve siyasi parti kapatma davalarında üyelerin 3/5'i yerine 2/3'ünün oyu aranacak.
·         Mahkemenin üye yapısı aşağıdaki gibi değişecek:
1982 Anayasası
Değişiklik teklifi
·         2 asıl ve 2 yedek üye Yargıtay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca
·         2 asıl ve 1 yedek üye Danıştay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca
·         1 asıl üye Askerî Yargıtay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca
·         1 asıl üye Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca
·         1 asıl üye Sayıştay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca
·         1 asıl üye Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri içinden göstereceği üç aday arasından Cumhurbaşkanınca
·         3 asıl ve 1 yedek üye üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca
·         3 üye Yargıtay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca
·         2 üye Danıştay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca
·         1 üye Askerî Yargıtay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca
·         1 üye Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca
·         3 üye Yüksekögretim Kurulunun kendi üyesi olmayan hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan ögretim üyeleri arasından gösterecegi üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca
·         4 üye üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar veya Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından Cumhurbaşkanınca
·         2 üye Sayıştay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday içinden TBMM tarafından
·         1 üye baro baskanlarının avukatlar arasından gösterecekleri üçer aday içinden TBMM tarafından
·         Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun üye sayısı "7 asıl 5 yedek" üyeden "22 asıl 12 yedek" üyeye çıkarılıyor.
·         Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun meslekten çıkarma cezalarına yargı denetimi getiriliyor.
·         Kurulun üye yapısı aşağıdaki gibi değişecek:
1982 Anayasası
Değişiklik teklifi
·         Adalet Bakanı kurulun başkanı
·         Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesi
·         3 asıl ve 3 yedek üye Yargıtay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca
·         2 asıl ve 2 yedek üye Danıştay'ın kendi üyeleri arasından önereceği üçer aday arasından Cumhurbaşkanınca
·         Adalet Bakanı kurulun başkanı
·         Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesi
·         3 asıl ve 2 yedek üye Yargıtay'ın kendi üyeleri arasından yapacağı seçimle
·         2 asıl ve 2 yedek üye Danıştay'ın kendi üyeleri arasından yapacağı seçimle
·         1 asıl ve 1 yedek üye Adalet Akademisi Genel Kurulu'nun kendi üyeleri arasından yapacağı seçimle
·         7 asıl ve 4 yedek üye 1. sınıfa ayrılmış adlî yargı hâkim ve savcıları arasından Türkiye'deki bütün adlî yargı hâkim ve savcılarının katılacağı seçimle
·         3 asıl ve 3 yedek üye 1. sınıfa ayrılmış idarî yargı hâkim ve savcıları arasından Türkiye'deki bütün idarî yargı hâkim ve savcılarının katılacağı seçimle
·         4 asıl üye yüksek ögretim kurumlarının hukuk dalında görev yapan ögretim üyeleri ile avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca
·         Yüksek Askeri Şura'daki ihraç kararlarına yargı denetimi getiriliyor.
·         Memurlara verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargıya gidilebilecek.
·         Askeri yargının görev alanı daraltılıyor. Askerler ağır cezalık suçlarda sivil mahkemelerde yargılanacak.
·         Savaş hali dışında siviller askeri mahkemede yargılanamayacak.
·         Askeri yargı organlarının kuruluş ve işleyişinin "askerlik hizmetlerinin gereklerine göre düzenlenceceği" ibaresi anayasadan çıkarılıyor.
·         12 Eylül Darbesinin sorumlularının yargılanmasını engelleyen "geçici 15. madde" kaldırılıyor.
·         Kamu Denetçiliği Kurumu (ombudsmanlık) kuruluyor. TBMM Başkanlığına bağlı olarak kurulacak Kamu Denetçiliği Kurumu'nun başkanı olan "Kamu Başdenetçisi" TBMM'de gizli oyla seçilecek. İlk iki oylamada üye tam sayısının 2/3'ü, üçüncü oylamada salt çoğunluğu arancak. Salt çoğunluk sağlanamadığı takdirde en çok oy alan iki aday arasında yapılacak seçimde 1. olan aday Kamu Başdenetçisi olacak.
·         Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına eylem ve söylemleriyle neden olan milletvekillerinin milletvekilliği düşmeyecek.
·         Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gazilere pozitif ayrımcılık getiriliyor.
·         Kişilerin yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç sorusturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilecek.
·         Memurlara toplu sözleşme hakkı veriliyor. Toplu sözleşme sırasında uyuşmazlık çıkması durumunda Uzlaştırma Kurulu'na başvurulacak. Uzlaştırma Kurulu ile ilgili hususlar kanunla düzenlenecek.
·         TBMM Başkanlık Divanı için yasama dönemi başında seçilenlerin görev süresi 2 yıl, 2. devre için seçilenlerin görev süresi yasama döneminin sonuna kadar devam edecek.
·         "Yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunu denetimi ile sınırlı olduğu" ve "hiçbir suretle yerindelik denetimi şeklinde kullanılamayacağı" vurgulanıyor.







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çevre Hukuku Temel İlkeleri

Çevre Hukukunun Temel İlkeleri Sürdürülebilir kalkınma, ihtiyat ilkesi, kirleten öder ilkesi, entegrasyon ilkesi, önleme ilkesi ve katılım ilkesi çevre hukukunun temel ilkelerini oluşturmaktadır. Çevre hukukuna temel oluşturan bu ilkeler, çevre hukukunun bağımsız bir dal olarak gelişmesinde ve kendine özgü bir karakter kazanmasında önemli bir rol üstelenmektedir. Bu ilkeler, bir bütünlük ilişkisi içinde yer almakta olup birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Bu ilkeler, gerek ulusal gerek bölgesel gerekse de uluslar arası birçok metne yansıtılmıştır. Çevrenin korunmasını konu edinen yasaların hazırlanması sürecinde bu ilkelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu ilkeler ayrıca, yargı organları dahil olmak üzere tüm kamu makamları için bir kılavuz işlevi görmektedir.  1. Sürdürülebilir Kalkınma Çevre ve doğayla barışık bir kalkınma modelini öngören sürdürülebilir kalkınma, geleneksel kalkınma yöntemlerinin doğa ve çevre üstünde yarattığı tahribata bir tepki olarak o...

Türkiye'nin Toplumsal Yapısı - Cağlar Keyder Türkiye’de Devlet ve Sınıflar (KİTAP ÖZETİ)

 Finalde 3. Bölümden Jön Türklerden itibaren işlemeye başladı. Kitabin sonuna kadar. 8. bölüm (krizin dinamiği) dahil değil. Türkiye’de Devlet ve Sınıflar (İletişim: 1989) İçindekiler Birinci Bölüm: Kapitalizm Gelmeden Önce İkinci Bölüm: Periferileşme Süreci Üçüncü Bölüm: Jön Türkler Dördüncü Bölüm: Kayıp Burjuvazi Aranıyor Beşinci Bölüm: Devlet ve Sermaye Altıncı Bölüm: Popülizm ve Demokrasi Yedinci Bölüm: İthal İkameci Sanayileşmenin Ekonomi Politiği Sekizinci Bölüm: Krizin Dinamiği Dokuzuncu Bölüm: Burjuva İdeolojisi Neden Yükselemedi? Onuncu Bölüm: Sonuç Yerine Kitap Türk toplumunun tarihsel gelişimini irdeleyerek bazı makro-sosyolojik soruları aydınlatmayı amaçlayan bir çalışma. Yazar, Osmanlı/Türk tarihini periferileşme literatürü çerçevesinde incelemeyi ve Türk tarihini az gelişmişlik teorileri doğrultusunda analiz etmeyi vaat ediyor. Türkiye’de toplumsal yapıyı belirleyen iki ayırt edici özellik var. Birincisi tarımsal yapıda büyük t...

Uluslararası Örgütler - Sınav Soruları ve Ders Notları

Burada yazanlar hocanın derste bahsettiği konu başlıkları ve sınavda çıkan sorular ve soruların geldiği konular. Çalışırken buradakilerin özet bilgi olduğunu unutmayın başlıkları kitaptan tekrar okursanız sizin için daha faydalı olur. Burada yazanlar hocanın derste anlattığı ders notlarıdır.  Kırmızı ile yazdıklarım sınav soruları. --------------------------- Birleşmiş Milletlerin Organları: 1- Genel Kurul: -BM nin 6 kurulunun en önemlisidir. -Dünya forumu olarak görülür, devletler burada gündem konularını tartışabildiklerinden böyle denişmiştir. -BM anlaşmasının belirsiz bıraktığı konularda karar verir. -Coğrafi dağılıma göre temsil edildiği bir yapı oluşturur. -Kararlarının bağlayıcılığı yok. Kararları daha çok tavsiye niteliğindedir. -Güvenlik konseyinin aldığı kararla ilgili  Genel Kurul  tavsiye veremez. -Araştrıma, tetkik, raporlama yapabiliyor. -BM faaliyetlerinin gözetim ve denetimini yapıyor. -Bütçeyi hazırlıyor. -BM ye kimin y...