Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Düşünce Gücüyle Fikirleri Hareket Ettirmek

İnsanı içinde bulunduğu dünyadaki tüm canlılardan farklı kılan özelliği ‘düşünebilmesi’dir. Düşünce, insanın içinde yaşadığı dünyadan başka bir dünyaya açılan kapıdır. Düşüncenin sınırı yoktur ve insan düşüncenin gücünden yeterliliği ölçüsünde yararlanabilir. Bugün çevremizi saran her nimet, binlerce yıllık insanlık tarihinin birikimi ve aktarımı sonucunda gelişerek bizleri bugünlere getirmiştir; bugünden de geleceğe taşıyacaktır. Bugün çevremize baktığımızda gördüğümüz her teknoloji, her sanat eseri ilk olarak düşüncenin gücüyle var edilmiştir. Bizler önce düşlerde yaratır daha sonra gerçekleştiririz. Bizler bu düşünce zincirinin bir parçası ve bağlantısı olmamayı seçip, sürgün veren bir ağaç dalının kenarda kalmış ucu olmayı tercih edemeyiz; bunu tercih ettiğimizde salt içgüdüleriyle yaşayan bir canlıdan farkımız kalmaz. Geçmişin tozla kaplanmış raflarında kalan, bizi biz yapan asıl mirasa burun kıvırdığımızda, geleceğe bırakabileceğimiz bir miras da kalmıyor. “ 3000 yıllık ...

Fatih Yaşlı "AKP CEMAAT SUNNİ ULUS" Altunzer'in kuramı üzerinden incelenmesi

L. Altunzer, marksist ideolojiyi benimsemiş ve bu görüşler üzerine çalışmalar yürütmüş bir kişidir. Altunzer üretim ilişkilerini ve üretim ilişkilerinin devam etmesinin nasıl sağlandığını bazı teorilere dayandırmış. Buna açıklarken, Karl Marxın altyapı- üst yapısında olduğu gibi, alt yapının üst yapıyı belirlediğini ama üst yapınında üretim ilişkilerini devamlılık halinde tutmak için elinde bulundurduğu bazı güçleri olduğunu anlatmış. Bunlar kısaca, devletin baskı aykıtları (DBA) ve Devletin ideolojik aygıtları (DİA). Devletin baskı aygıtları dediğimizde, hükümet, ordu, polis, hapishaneler, mahkemeler; ideolojik aygıtları ise, Siyaset, aile, din, kültür, medya ile üretim ilişkilerinin devamlılığını ve sistemin işleyişini sağlama amacında olduğunu söylüyor. Bunu Fatih yaşlının AKP'nin yeni rejim inşası süreciyle somutlaştıracak olursak, yaratılmak istenen sünni ulusta iktidar partisi bu zamana kadar süren 80 yıllık kemalist rejimin halkın gerçek değerlerini yansıtmadığını, batı kü...

Siyasi Tarih - Soru çözümleri

1- Soğuk savaş sonrası, Sovyetler birliği dağılmış doğu bloğu ülkeleri bir bir bağımsızlıklarını kazanmaya başlamışlardı. Bu ülkeler, öncesinde ekonomik ve siyasi birliğini kurmaya adım adım yaklaşmış bulunan batı avrupa ülkelerinin kurduğu AB'ye eklemlenmeye başlamışlardı. Sovyetler birliğinin dağılmasıyla komunizm tehlikesi ABD için ideolojik olarak ortadan kalkmış oluyordu. Uygulamak istediği kapitalist sistemin devamı için elzem olan " serbest piyasa ekonomisini" dünya çapında yaymak ve uygulamak için karşısında bir engel kalmamış oluyordu. Çin hala varlığını sürdürüyordu ancak, öncesinde ABD ile ilişkileri yumuşak ve uyumluydu. Bu yüzden ABD dünya çapında geniş bir nüfuz alanı buldu kendine. Çift kutuplu dünya sisteminde, güçlü iki ülke etrafında kümelenmiş devletler, soğuk savaşın sona ermesinden sonra istikrarsızlık içine girerek, kendi iç meselerini halledebilecek güce sahip olamamıştır. Bunun en büyük ve acı örneği yugoslavyanın dağılmasında yaşanan iç savaşa kar...

Milliyetçilik ve Sonrası

1- dönem: fransız devrimi ve viyana kongresiyle napolyon savaşları 2-1870 ten 1914 3- dönem: 1914-1939 Orta çağ'da avrupanın siyasal yapılanmasından dolayı küçük ulus devletler ve üzerlerinde kilise örgütlenmesinin kurulmasıyla birlikte devletlerin bütünlüğünü ve temsilliğini krallar tek başlarına yürütmekteydi. Uluslar ve devlet kralın malı olarak görülüyordu. -Merkantelist ekonomi geliştikçe devlet ticareti savaş aleti gibi kullanıp devleti büyütme ve sömürme faaliyetlerine başladı. -Ulus devlet kralın bünyesinde vucut bulsa da uluslar arası rekabetin ortaya çıktığını görmekteyiz. - Merkantelizim ülkeleri dışarıdan ayrıştırıcı ama içeriden birleştirici gücü ile ilk dönemin başladığını söyleyebiliriz. 2. Dönem 19. yüzyıldaki barış ortamı ve devletler arası ekonomi politikaları ve enternasyolizmin milliyetçilik kavramları arasında bir çatışma yaşanmadan sürdürülebildiğini bir denge mekanizması kurularak sürdürülebildiğini gördük. -Artan endüstrileşme ve sanayileşme empe...

Aristoteles'in 2400 Yıllık Devrim Kuramı Üzerine

Aristoteles ve Devrim Bugün dünya üzerindeki insanların toplumsal yapısı, kültürü ve siyasal düşünceleri üzerinde büyük katkısı olmuş bir düşünürün kuramından hareketle devrimlerin itici güçlerinin neler olduğuna değineceğiz. Aristo, bugünün Avrupa’sının şekillenmesinde dinsel, siyasal, sosyal birçok yönden görüşleriyle etkilemiş ve düşünceleriyle geçmişten geleceğe ışık tutmuş bir düşünürdür. 2400 yıl önce yaşamış olmasına rağmen, ortaya koyduğu kuramlar insanın geçmiş ve geleceği ile bağlantılı olduğunu göstermekte. Tarih bir tekerrürden ibaret olmasa da, binlerce yıllık insan geçmişinde insan içgüdü ve yaşayışının benzerliği, insanlar üzerinde yapılmış gözlemler bize bugün ve geleceği okumamız adına yardımcı olacaktır. Aristo, devrimlerin oluşumunda zenginliğin belli bir azınlığın elinde toplanmasını, haksız üstünlük kazanmaya, seçimlerde hile yapmaya, bir sınıfın devletteki erklerin pek çoğunu ele geçirerek haksız büyümesi gibi sebepleri sıralar. Aslında bu tasnifi birço...

İdeoloji Mağduru Biyolojik Organizmalar

Biz, gerçekten “biz” miyiz? Yazıya bu saçma ve düşündürücü soruyla başlamak konuya bodoslama dalmak gibi, biliyorum… Beni oluşturan her atom, her molekül, her hücre sürekli değişme uğramakta ve gidenin yerine yenisi gelmekte, ben her gün yeniden var olmaktayım.  Peki ben hala dünkü ben miyim? Dün yediğim patates kızartmasını bugün özümseyerek onu “kendime” dönüştürdüm. Ama ben patatese dönüşmedim? Aslında tam olarak öyle değil. Patatesin içindeki vitamin, mineral ve bazı bileşikleri vücuduma kattım. Başka biri oldum. Dünden bugüne daha farklı biriyim.  Biraz da olsa ben artık patatesim. Dikkat ederseniz kimse olaya bu açıdan bakmaz. Biz sürekli alıcı konumundayızdır. Doğduğumuzdan bugüne kadar, bünyemize kattıklarımız ile sürekli bir inşa süreci geçirdik. Hala bu süreç devam etmekte.  Yukarıda verdiğim patates örneği bize örnek ve bir hareket noktası oluşturması içindi.  Dışarıdan aldıklarımızla sürekli değiştik. Bize gönderilen “iletiler” bizlerce çoğu ke...