Ana içeriğe atla

Fatih Yaşlı "AKP CEMAAT SUNNİ ULUS" Altunzer'in kuramı üzerinden incelenmesi

L. Altunzer, marksist ideolojiyi benimsemiş ve bu görüşler üzerine çalışmalar yürütmüş bir kişidir. Altunzer üretim ilişkilerini ve üretim ilişkilerinin devam etmesinin nasıl sağlandığını bazı teorilere dayandırmış. Buna açıklarken, Karl Marxın altyapı- üst yapısında olduğu gibi, alt yapının üst yapıyı belirlediğini ama üst yapınında üretim ilişkilerini devamlılık halinde tutmak için elinde bulundurduğu bazı güçleri olduğunu anlatmış. Bunlar kısaca, devletin baskı aykıtları (DBA) ve Devletin ideolojik aygıtları (DİA). Devletin baskı aygıtları dediğimizde, hükümet, ordu, polis, hapishaneler, mahkemeler; ideolojik aygıtları ise, Siyaset, aile, din, kültür, medya ile üretim ilişkilerinin devamlılığını ve sistemin işleyişini sağlama amacında olduğunu söylüyor.

Bunu Fatih yaşlının AKP'nin yeni rejim inşası süreciyle somutlaştıracak olursak, yaratılmak istenen sünni ulusta iktidar partisi bu zamana kadar süren 80 yıllık kemalist rejimin halkın gerçek değerlerini yansıtmadığını, batı kültürü etkisinde gelişen toplumun, gerçek aslının arap kültürü ve medeniyeti olduğunu söylemesiyle yeni bir ulus yaratımı sürecine giriyor. Yeni rejim inşasında, eski rejim ile özdeşleşen tüm "simge ve sembol" haline gelmiş milli bayramlar, eğitim sistemi, laiklik, farklı inanç ve mezhepteki insanlar bu yeni rejimin karşısında olarak algılanmıştır. Bu süreçte öncelikle DİA lar kullanılarak "sunni ulus" yetiştirmek için eğitim sisteminde 4+4+4 gibi bir düzenlme ve imam hatiplerin yaygınlaştırılması, İlahiyat fakültelerinin önünün açılması gösterilebilir. Eğitim sisteminin içeriğinde de bazı düzenlemelerle zorunlu din dersi ve osmanlıca gibi içerikler ile bu amaca ulaşılmaya çalışıldığı söylenebilir.

Medya aracılığı ile diziler, filmler, programlar aracılığı ile yeni bir kolektif bilinç yaratılmaya çalışılmakta. Bu amaçla, Fetih 1453 gibi filmlerle "neo osmanlıcılık" diriltilmekte. Kutlanılan milli bayramlar yerine dini bayramlar daha kapsamlı kutlanmakta. Anma törenlerinde 10 kasım yerine, kutlu doğum haftası daha önde tutulmaya çalışılmakta. Game of thrones'taki ak gezenlere benzer bir "AK Gençlik" oluşturularak, siyasi mesaj ve ideolojiler gençlere empoze edilmekte ve etki alanını genileştmedir. Yaratılmak istenen "sunni ulus" ve onun karşısında kalan "ötekileştirilmişler" yani laikler, aleviler, kemalistler, kürtler, LGBT liler, oluşturulmak istenen yapının dışında tutulmuş ve bir ikilem yaratılmıştır. Bunun en yakın örneği Gezi olaylarında yaşanmıştır. DİA ların etkisi "ötekileştirilmişler" üzerinde pek fazla etkisi olmadığı için bu şeytanları :D dizginlemek için devreye devletin baskı aygıtları girmekte. Bu gezi olayları kısa sürede, uzun zaman ötekileştirildiği ve hayatına müdahalede bulunulduğu için hükümet karşıtı bir protesto haline dönüşmesinden dolayı, konumundan ve geleceğinden korkan iktidar mensupları, devletin zor kullanma gücüyle yargısız tutuklamalar, gaz bombaları, joblar, tomalar kullanarak bu şeytanları dizginleyebileceğini düşündü.

Altunzer bu konuda DBA ların, DİA lar aksine bir rıza duygusu yaratmadığını söylüyor ve kesin bir çözüme ulaştırmayacağını söylüyor. Bu yapılan baskı ve şiddeti, muhafazakar kesim üzerinde meşru gösterebilmek için ise, DİA lar tekrar devreye giriyor ve bu şeytanların camide grup sex yaptığı zamanın başbakanı tarafından dillendilip, görüntülerin "gelecek cuma yayınlacağı" söylemnesinin üzerinden 102 cuma geçmesine rağmen hala buna inananların olması DİA ların ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca kabataş olaylarında bir başörtülü bacımızı, yarı çıplak, başı renkli bandanalı, elleri sopalı kalabalık kişilerce önce darp edilip sonra üzerine işenmesi olayın farklı bir fantezi boyutu olduğunu da bizlere gösteriyor. Ayrıca Beyaz tv de Rasim Ozan Kütahyalı'nın 10 yaşında bir çocuğu çıkararak, çocuğun gezi olayları zamanında göstericiler tarafından kaçırıldığı ve bu kişilerin kedi kesip kanını içtiğini söylettiği programında, aslında hükümetin bu şeytanlara ne kadar az bomba ve mermi attığını, yapılanların tamamen meşru olduğunu göstermeye çalıştığını anlıyoruz.

Cemaat AKP kavgasında ise, eski rejimin tasfiyesinden sonra güç savaşının başlamasını ve tarafların yaptıkları ittifakı sonlanmasıyla ortaya çıkan iktidar savaşını görüyoruz. Taraflar, birbirine karşı çeşitli hamlelerle saldırırken bunları meşrulaştırmak için kendilerine ait medya ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarını kullanıyor. Öncesinde "muhterem hoca efendi" sonrası "eyyy pensilvanyadaki zat" oluyor. Bu ittifakın birlikte gerçekleştirdiği kumpaslardan ikisi olan, Ergenonekon ve Balyoz davalarının düzmece olduğunu ortaya çıkaran AKP bunu eski rejim destekçilerinden destek bulmak için de kullanıyor. Karşılıklı olarak yürütülen hamlelerle, ideolojik aygıtların yanında mahkemeler ve polis destekli tutuklamalar da meydana geliyor. Beynim durdu ne çok pislikleri varmış :D geri kalanlarıda siz yazın. Şimdi devam etsem sabaha kadar sürcek yoksa.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çevre Hukuku Temel İlkeleri

Çevre Hukukunun Temel İlkeleri Sürdürülebilir kalkınma, ihtiyat ilkesi, kirleten öder ilkesi, entegrasyon ilkesi, önleme ilkesi ve katılım ilkesi çevre hukukunun temel ilkelerini oluşturmaktadır. Çevre hukukuna temel oluşturan bu ilkeler, çevre hukukunun bağımsız bir dal olarak gelişmesinde ve kendine özgü bir karakter kazanmasında önemli bir rol üstelenmektedir. Bu ilkeler, bir bütünlük ilişkisi içinde yer almakta olup birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Bu ilkeler, gerek ulusal gerek bölgesel gerekse de uluslar arası birçok metne yansıtılmıştır. Çevrenin korunmasını konu edinen yasaların hazırlanması sürecinde bu ilkelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu ilkeler ayrıca, yargı organları dahil olmak üzere tüm kamu makamları için bir kılavuz işlevi görmektedir.  1. Sürdürülebilir Kalkınma Çevre ve doğayla barışık bir kalkınma modelini öngören sürdürülebilir kalkınma, geleneksel kalkınma yöntemlerinin doğa ve çevre üstünde yarattığı tahribata bir tepki olarak o...

Türkiye'nin Toplumsal Yapısı - Cağlar Keyder Türkiye’de Devlet ve Sınıflar (KİTAP ÖZETİ)

 Finalde 3. Bölümden Jön Türklerden itibaren işlemeye başladı. Kitabin sonuna kadar. 8. bölüm (krizin dinamiği) dahil değil. Türkiye’de Devlet ve Sınıflar (İletişim: 1989) İçindekiler Birinci Bölüm: Kapitalizm Gelmeden Önce İkinci Bölüm: Periferileşme Süreci Üçüncü Bölüm: Jön Türkler Dördüncü Bölüm: Kayıp Burjuvazi Aranıyor Beşinci Bölüm: Devlet ve Sermaye Altıncı Bölüm: Popülizm ve Demokrasi Yedinci Bölüm: İthal İkameci Sanayileşmenin Ekonomi Politiği Sekizinci Bölüm: Krizin Dinamiği Dokuzuncu Bölüm: Burjuva İdeolojisi Neden Yükselemedi? Onuncu Bölüm: Sonuç Yerine Kitap Türk toplumunun tarihsel gelişimini irdeleyerek bazı makro-sosyolojik soruları aydınlatmayı amaçlayan bir çalışma. Yazar, Osmanlı/Türk tarihini periferileşme literatürü çerçevesinde incelemeyi ve Türk tarihini az gelişmişlik teorileri doğrultusunda analiz etmeyi vaat ediyor. Türkiye’de toplumsal yapıyı belirleyen iki ayırt edici özellik var. Birincisi tarımsal yapıda büyük t...

Uluslararası Örgütler - Sınav Soruları ve Ders Notları

Burada yazanlar hocanın derste bahsettiği konu başlıkları ve sınavda çıkan sorular ve soruların geldiği konular. Çalışırken buradakilerin özet bilgi olduğunu unutmayın başlıkları kitaptan tekrar okursanız sizin için daha faydalı olur. Burada yazanlar hocanın derste anlattığı ders notlarıdır.  Kırmızı ile yazdıklarım sınav soruları. --------------------------- Birleşmiş Milletlerin Organları: 1- Genel Kurul: -BM nin 6 kurulunun en önemlisidir. -Dünya forumu olarak görülür, devletler burada gündem konularını tartışabildiklerinden böyle denişmiştir. -BM anlaşmasının belirsiz bıraktığı konularda karar verir. -Coğrafi dağılıma göre temsil edildiği bir yapı oluşturur. -Kararlarının bağlayıcılığı yok. Kararları daha çok tavsiye niteliğindedir. -Güvenlik konseyinin aldığı kararla ilgili  Genel Kurul  tavsiye veremez. -Araştrıma, tetkik, raporlama yapabiliyor. -BM faaliyetlerinin gözetim ve denetimini yapıyor. -Bütçeyi hazırlıyor. -BM ye kimin y...